Hastaneler
Hastaneler
Selçuklu dönemi ve sonrasında, İslam dünyasında, Asya ve Avrupa'da tesis edilen hastanelerin bir sürü mimari özelliklerini ve hasta yatağı başında klinik dersleri verilmesinin menşeini değil, tıbbi olarak akıl hastalarının ilaç ve müzikle tedavisinin esaslarını da Selçuklu hastanelerinde aramak gerekir. Moğol istilası ile Selçuklu İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra XIV-XV. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu ve Balkanlarda gelişip yayılmaya başladı. Dünya tarihinin en büyük imparatorluklarından biri haline gelen Osmanlı İmparatorluğunda sadece halk için değil, ordu hatta saray mensupları içinde hastaneler kuruldu.
Selçuklu ve Memlüklü devri hastanelerinin bulunduğu yerlerde yeni hastaneler kurmaya ihtiyaç duymayan Osmanlılar, bunları vakıfların gereği işletmede bırakarak Bursa, Edirne, İstanbul, Selanik, Belgrat gibi yeni fethedilen şehirlerde yeni hastaneler inşa ettiler.
İstanbul, IX. yüzyıldan bu yana çeşitli musiki türleri ve geleneklerinin önemli bir merkezi olmuştur. Çeşitli dini ve etnik cemaatlerden Osmanlı toplumunda değişik kültürler yan yana yaşamıştır. Bu kültürler bir yandan, aynı bölge ve yörelerin daha eski kültürlerinden etkilenerek, bir yandan da birbirlerini etkileyerek yüzyıllar boyunca aynı coğrafyada bir arada barınmış; her cemaat dini musikisini tapmağında muhafaza etmiş, halk musikisini de bir folklor ürünü olarak görenekleri içinde besleyip yaşatmıştır. Osmanlı okumuş çevre musikisi, bu kültürel yapıda bir merkez kültürü, bir üst kültür halini almıştır. Bu musiki, bütün Osmanlıların musiki zevkini yüksek bir düzeyde birleştiren bir gelenek yarattığı için özgül bir toplumsal ve tarihi anlam taşır. Bu yönüyle de klasik bir musikidir. Bu müzik kültürü bir üst kültür olmakla birlikte, alt kültürlere ve çevre kültürlerine de kapısını kapatmamıştır.
Akıl hastalarının Avrupa'da yakıldığı ve tıbbi tedaviye layık görülmediği bir devirde müzikle ruhi ve diğer hastalıklara müptela olanların tedavisi için düşünülerek planlanan Edirne'deki II. Beyazıt Hastanesi, XVIII. ve XIX. yüzyıllardaki hastane yapılarına ışık tutmuştur. Bu hastanede 6 yaz 6 kış odası vardır. Yaz odalarından birinin musiki salonu olabileceği, hastalar için haftada üç defa düzenlenen konserlerin bu salonda verilmiş olabileceği bildirilmektedir.
Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinden edindiğimiz bilgilere göre de, Edirne Darüşşifa'sında Türk musikisinin insan ruhuna pek uygun gelen yumuşak nağmeleri tedavi maksadıyla kullanılmıştır. Yine Evliya Çelebi' ye kulak verelim: ‘Merhum ve mağfur Bayezid-i Veli, vakıfnamesinde, hastalara deva, dertlilere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve defi sevda olmak üzere on adet hanende ve sazende gulam tahsis etmiştir ki, üçü hanende, biri neyzen, biri kemani, biri musikan, biri santuri, biri çengi, biri ceng-i santuri, biri udi olup, haftada üç kere gelerek hastalara, delilere musiki faslı icra ederler.’
Eski kaynaklara göre 1554 yılında öldüğü bilinen Musabin Hamun'un 1526-1551 seneleri arasında yazdığı diş tababetine ait eserde, ilk defa diş hastalıklarının müzikle tedavisinden bahsetmektedir. Müziğin hastalıkların tedavisindeki tesirini bilen eski hekimlerin, bunun için hükümdar çocuklarının beşikte müzikle uyutulmasını tavsiye ettiklerini yazmaktadır. Süleymaniye Darüşşifası'nda da (1555) hastalara müzikoterapi uygulandığına dair kayıtlar vardır. 19. yüzyılın başlarında yaşayan Hekimbaşı Gevrekzade Hasan Bin Ahmet'in, ‘Emraz-ı Ruhaniyeyi Negamatı Musikiye ile Tedavi’ adlı eserinde akıl hastalarının müzikle tedavilerine ilişkin geniş bilgiler vardır. Gevrekzade bu eserinde, eski Türklerde akıl hastalarının müzikle tedavilerine büyük değer verildiğini ve uygulanan bu tedavi ile olumlu sonuçlar alındığını belirtmektedir. Müzikle tedavinin özellikle durgun, hayata küskün ve çevreye karşı ilgisiz hastalar üzerinde etkili olduğuna işaret etmiştir.
Evliya Çelebinin çağdaşı olan ve 1683'te öldüğü bilinen meşhur Osmanlı şair hekimlerinden Şuuri Hasan Efendi'nin, hangi makamların hangi hastalıklara şifa verdiğine dair ‘Tadil el-Emzice’ adlı bir eser yazdığı gibi, o devirde Topkapı Sarayı'nda Enderun denilen kabiliyetli çocuk ve gençlerin askeri bir disiplin içinde yetiştirildikleri saray ünitesine ait Enderun Hastanesi'nde de hasta Enderun mensuplarının müzikle tedavi edildiği o zaman İstanbul'u ziyaret eden Baron J. B. Tavernier'in 1675'de Paris'te neşredilen Topkapı Sarayı'nı tasvir eden eserinde belirtilmektedir. Tavernier'e göre, iki saray hekimi ve iki saray cerrahı her gün muayyen saatlerde Enderun Hastanesi'ndeki hastaları ziyaret ederler ve tedavisi için gerekli işlemleri yaparlar, lüzumlu ilaçları verirlerdi. Tavernier'in verdiği malumata göre bu Enderun Hastanesi'nde hastalara müzik konserleri verilip, saray hekimlerinin müsaadesiyle tedavi için şarap içmelerine müsaade edilmiştir.
Meşguliyet tedavileri, topluma uyamayan veya sosyal hayatî uyumda güçlük çeken, kendilerini toplumun diğer bireylerinden güçsüz, yetersiz ve aşağı gören ve bu nedenle de kendi iç dünyalarına çekilmiş ruh hastalarının, özür ve yetersizliklerini düzelterek, realite ile ilişkilerini sağlayarak onları yeniden topluma kazandırma çabaları anlamına gelen meşguliyet tedavileri (Readaptation, Readuction, Rehabilita-tion, Recreation, Ergotherapie, Ludotherapy), günümüzde modern psikiyatrinin en önemli konularından biri haline gelmiştir. Meşguliyet tedavilerinin diğer alanlarında olduğu gibi, müzikle tedavinin de uzun bir geçmişi vardır. Ancak son yıllarda diğer rehabilitasyon alanlarından çok daha fazla önem kazanmış, psikiyatristlerin, psikologların, eğitimcilerin ve hekimlerin dikkatini çekmiş, yepyeni bir araştırma dalı olarak parlamaya başlamıştır. Son yıllarda ruh hekimleri, klinik psikologlar ve müzikle tedavi uzmanlarının çok kez ortak araştırmaları ve çalışmaları, müziğin hastalara ve hastalıklara göre radikal ve yerine göre de yardımcı bir tedavi niteliği olduğunu meydana çıkarmıştır. Amacı ve etkileri açısından bu tedavi psikoterapiler arasında yer alır. Ancak, klasik tıp kitaplarında müzikle tedaviye ait gerekli ve doyurucu bilgilere rastlamak çok zor olmaktadır.
Günümüzde Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastane-si'nde hastalara meşguliyet terapileri uygulanmaktadır. Kronik şizofrenlerden oluşan yüz kişilik boru ve trompet ekibi ile mehter takımı oluşturulmuştur. ‘Spor ve Eğlenceli Oyunlar Bayramı’ adı altında protokol ve hasta yakınlarına zaman zaman sunulmaktadır. Böylece, modern psikiyatride meşguliyet terapilerinin etkileri vurgulanmaya çalışılmaktadır.
Türk müzik ve dans tarihi bilgileri, Türklerde müzik ve dans ile tedavi konusunun önemli malzemesi olmaktadır. Bu konuda ilgi çekici bazı belgelerden söz etmek gerekmektedir. Doğu Türkistanlı yazar Abdulhekim Baki (Çin Halk Cumhuriyeti Azınlık Milletler Yazarları Cemiyeti'nin üyesi, Urumçi Yazarlar Birliği'nin Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreteri, Tanrıdağ Edebiyat Mecmuası'nın Başyazarı bir araştırma makalesinde şu bilgileri vermektedir:
Dünyaca tanınan kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Oz, ölüm korkusu yüzünden kalp ameliyatlarında ölüm vakalarının çokluğunu belirtirken, eski Türklerin müzik terapi uygulamalarının örnek melodik icra şekillerini içeren ve tarafımızdan hazırlanan müzik terapi CD'lerinin dinletilmesiyle ölüm vakalarının azaldığını ve tedavide başarı sağlandığını kendi kitabında belirtmektedir.
Uygulanan bir başka aktif müzik terapi seansı: Bu uygulamada ana düşünce; unutulmuş duyguları yeniden uyarmak ve yeni duygular üreterek kişinin içinde bulunduğu hali değiştirmek ve sağlıklı yaşama şartlarına adaptasyonu sağlamaktır. Bu amaçla, uygun hareketlerle, tabiatta bozul-madan devam eden uyuma ve dengeye ulaşma faaliyeti olarak tarif edilebilecek olan seans; pentatonik ve yarı pentatonik ve otantik olarak yaşayan Türk musikisi repertuarı ile tabii, otantik enstrümanların icrası beraberliğinde yürütülmektedir. Otistik, nevrotik, pasif, korkak, çekingen, sıkıntılı kişiler ile spastik, özürlü kişilerde hem duyguların değişmesi şeklinde hem de egzersiz vasıtası ile hareket kabiliyetinin gelişmesi yönünde olumlu terapi etkileri bu seans ile sağlanabilmektedir. Büyük Türk Bilgini Farabi (870-950) makamların ruha etkisini şöyle sınıflandırır:
Rast makamı: insana sefa (neşe, huzur) verir. Rehavi makamı: İnsana beka (sonsuzluk fikri) verir. Küçek makamı: insana hüzün ve elem verir. Büzürk makamı: İnsana havf (korku) verir. İsfahan makamı- İnsana hareket kabiliyeti ve güven hissi verir.
Neva rnpkflmı: İnsana lezzet ve ferahlık verir.
Uşşak makamı: İnsana gülme, 'dilhek' verir.
Zirgûle makamı: insana uyku, 'nevm' verir.
Saba makamı: insana şecaat (cesaret, kuvvet) verir.
Puselik makamı: insana kuvvet verir.
Hüseyni makamı: insana sulh ( sükûnet, rahatlık) verir.
Hicaz makamı: insana tevazu (alçak gönüllülük ) verir. Büyük İslam bilgin ve filozoflarından İbn-i Sina (980-1037), musikinin tıpta oynadığı rolü şöyle tanımlamaktadır: ‘ ...tedavinin en iyi yollarından, en etkililerinden biri, hastanın akli ve ruhi güçlerini arttırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, ona en iyi musikiyi dinletmek, onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir...’
İbn-i Sina, Farabi'nin eserlerinden çok yararlandığını ve hatta musikiyi de ondan öğrenerek tıp mesleğinde uygulamaya başladığını söylemektedir. Arapça yazdığı Kitap'ün Necat ve Kitab'ün Şife'deki 12 fasıl tamamen musikiye ayrılmış olduğundan, bu kısım, Baron Rodolph Dearlangar tarafından Fransızca olarak 'La musique Arap' adıyla yayınlanmıştır.
Eski Türk hekimlerinden Şuuri'nin 'Tadil-i Emzice' adlı eserinde müzik ile tedavi hakkında geniş bilgi vardır. Şuuri, 'Tadil-i Emzice'de belirli makamların günün belirli zamanlarında etkili olduğunu belirtmektedir. Ona göre:
Rast ve Rehavi makamları: Seher zamanları etkilidir.
Hüseyni makamı: Sabahleyin etkilidir.
Irak makamı: Kuşlukta etkilidir.
Nihavend makamı: Öğleyin etkilidir.
Hicaz makamı: İki ezan arası etkilidir.
Buselik makamı: İkindi zamanı etkilidir.
Uşşak makamı: Gün batarken etkilidir.
Zengüle makamı: Gurubdan sonra etkilidir.
Muhalif makamları: Yatsıdan sonra etkilidir.
Rast makamı: Gece yarısı etkilidir. Zirefkend makamı: Gece yarısından sonra etkilidir. Şuuri'ye göre musikinin meclis adamlarına olan etkileri de birbirlerinden farklıdır.
Ulema ( Alimler ) Meclisine: Rast ve Tevabii makamları Ümera ( Emirler ) Meclisine: Isfahan ve Tevabii makamları Dervişler Meclisine: Hicaz ve Tevabii makamları Sufiler Meclisine: Rehavi ve Tevabii makamları etkilidir.
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:
[email protected]
Bu makale şu konularla ilgili olabilir :hasta - hastane -