BİR ÖYKÜ
ÇOBAN DÜDÜĞÜ ÇALDI
Osmanlı'nın son döneminde Konya'nın Hadim ilçesinde medresede müderris olan Hadim Hoca öğrencilerine ders anlatırken ikide bir:
- Çoban düdüğü çaldı, dermiş. Bir öğrencisi dayanamamış:
- Hocam çoban kim? Düdüğü niye çalmış? Anlatır mısınız? Hoca derin bir ah çekerek başlamış anlatmaya:
- İstanbul'da uzun yıllar tahsil gördüm. En son üniversite hocası oldum. Tahsilim sırasında ticaretle uğraşan Kayserili biriyle samimi arkadaş olduk. Benim tayinim memlekete çıktı. Arkadaş da Kayseri'ye gidecekti. Beraber yolculuk yapmaya karar verdik. Ziyaret maksadıyla Bursa üzerinden gittik. Emir Sultan Hazretleri'ni, Üftade Hazretleri'ni ziyaret ettikten sonra yola koyulduk. Şehirden çok uzaklaşmıştık. İkindi namazı vaktiydi. Ben yüksek sesle ezan okudum. İleriden ezanı duyan bir çoban geldi. Ben imam, Kayserili arkadaşım müezzin, çoban da cemaat oldu. Beraber namazı kıldık. Bu ıssız dağın başında, bu şekilde namazımızı kılınca dedim ki:
- Arkadaşlar! Gelin sesli şekilde Allah'a dua edelim, diğerleri de âmin desinler.
Onlar da kabul ettiler. İlk ben dua ettim. Bu zamanda öğrenci bulmak çok zor. Açılan birçok medrese öğrenci bulamadığından kapanıyor. Ben de öğrencisiz kalırım, okuduğum boşa gider diye, şöyle dua ettim:
- Allah'ım benim başkanlığında bulunduğum medreseye çok miktarda öğrenci gönder. Adım her tarafa yayılsın, diye dua ettim. Onlar da âmin dediler. Kayserili arkadaş da:
- Allah'ım bu devirde ticaret yapmak çok zorlaştı. Benim önümü açı-ver. Öyle ki gündeştenim dükkânımdan kırk deve kalksın, diye dua etti biz de âmin dedik. Sıra geldi o tanımadığımız çobana, çoban ellerini kaldırdı, içli bir şekilde:
- Allah'ım ilmim yok ki senden öğrenci isteyeyim. Ticaretten hiç anlamam ki senden dükkânlar dolusu mal isteyeyim. Allah'ım şu fakir, garip kulunu sevdiğin peygamberin Hazret-i Muhammed'e yarın komşu eyle, diye dua etti, biz de âmin dedik. Daha sonra ayrıldık. Ben bu duayı unuttum gittim. Yıllar sonra aklıma geldi. Etrafıma baktım. Diğer medreseler bir bir öğrencisizlikten kapanırken, gördüğünüz gibi bizim medresede öğrenci kaynıyor. Mektupla bunu o arkadaşıma yazdım. İşlerin nasıl, geçinebiliyor musun, diye sorular sordum. Gelen cevap enteresandı:
- Şu anda birçok arkadaşım zarar ederken, benim dükkânımdan günde ortalama kırk deve mal kalkıyor. Çok şükür iyiyim.
Ben bu cevabı aldıktan sonra duyduğunuz gibi ?Çoban düdüğü çaldı.? cümlesini çok kullanıyorum. Çünkü ha üç yüz, ha üç bin, ha bir öğrencim olmuş; sonuçta hepsi birkaç günlük dünya için. Arkadaşımın dükkânından günde ha kırk, ha dört yüz deve mal yüklenmiş, sonuçta hepsi birkaç günlük dünya için. Oysa çobanın isteği... Çocuklar düşünebiliyor musunuz? Bütün dünya sizin olsa, yeriniz Cehennem ise ne kıymeti var. Dünyada bir iğneniz olmasa, Cennet sizi beklese daha ne istersiniz. Evet çocuklar! Çoban düdüğü çalmadı da ya kim çaldı?
Okunan bütün kitaplar, TEK KİTAP'in daha iyi anlaşılması için okunmalıdır. Bu tek kitap insanlığın Kullanma Kılavuzu olan Kur'an-ı Kerim'dir.
?Yalanlamak ve reddetmek için Skuma! inanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma! Kottuşmak ve nutuk çekmek için de okuma! Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku.?
Francıs Bacon
?içinde kitap olmayan bir oda, ruhsuz bir beden gibidir.?
Çiçero
Okumak, en yaygın bilgi edinme yoludur. Sahip olunan bilgilerin % 85'i okuma yolu ile edinilir. Araştırmalara göre kitap okunduktan iki hafta sonra, sadece bilgilerin % 2'si akılda kalıyor. Eğer o bilgiler altı gün tekrar edilirse hatırlama oranları % 62'ye çıkıyor.
?Dilin zenginliği, edebiyat üstatlarının eserlerini okumakla kazani' lir. Büyük adamların eserlerini okuyun! Böylece kafanız zenginle' şir, söz söyleme tarzınız zenginleşir.? Voltaire
?Huzuru her yerde aradım; ancak tenha bir yerde, hır kitapçıda
buldum.? François
Telefonu icat eden Bell, bu fikrini Alman Yazar Helmholtz'un ?Şada? hakkında yazdığı eserden almıştır.
Uçağı icat eden Writght Kardeşler, düşüncelerini bir kitabın yardımı ile gerçekleştirmişlerdir.
Elektrik ilminin babası Faraday, bir kimya kitabından yararlanmıştır.
Henry Ford, otomobil yapma fikrini bir Fransız yazarının makalesinden almıştır.
Tren freninin mucidi Westinghos, bu icadını The Livingegga adlı ingiliz dergisine borçludur.
Unutma! Her, ?en çok satan? gazete, ?en çok satan? kitap iyi demek değildir. Niceliğin egemen olduğu bu çağda, neyin iyi olup olmadığını anlamak için meseleyi semavi ölçülerle tartıp niceliğine değil, niteliğine (Sayısına değil özelliklerine) bak! Buna göre seni ubudiyetten alıkoyan bir iş, ?İyi? bir iş değildir. İlahi ölçülerle kazanılan para da ?İyi? para değildir.41