BİLGİ FELSEFESİNİN KONUSU
Bilgi felsefesinin konusu bilginin ne olduğu, kaynağı, değeri, olanakları ve sınırlarıdır. Bilme ediminde özne ile nesne arasında ne gibi ilişkiler bulunduğunu araştıran bilgi felsefesinin temel problemleri ilk Çağ ve Orta Çağ boyunca değişik biçimlerde tartışılmakla beraber bilgi kuramı ilk kez Yeni Çağda ayrı bir disiplin hâline gelmiştir, ilk Çağda bilgi problemi ile ilgili tartışmanın Parmenides'le başladığını görmekteyiz.
Parmenides'in suje-obje modelinde tüm bilginin taşıyıcısı objedir. Objenin bu özelliği objeyi bilme konusu edindiğimizde çok daha önemli hâle gelmektedir. Yalnızca varlık üzerine düşünerek var olanın niteliklerini belirleyen Parmenides'e göre varlık meydana gelmemiş, değişmez ve bölünmezdir. Yalnız var olan vardır ve ancak bu düşünülebilir; var olmayan yoktur ve düşünülemez de.
Sofistlerde ise tersine "İnsan her şeyin ölçüsüdür." dolayısıyla tüm bilgiler bilen sujenin ölçütlerine göre oluşur. İşte bu düşüncenin değişik biçimlerde Yeni Çağda Descartes, John Locke (Con Lok ) ve I. Kant ile devam ettiği görülmektedir.
1. Bilgi Kuramı
Bilgi kuramı (epistemoloji) bilginin kaynağı, ilkeleri, yöntemi ve çeşitli bilgi alanları hakkında açıklamalar yapan, kısaca bilgiyi çözümleyen, eleştiren bir felsefe dalıdır. Bilgi kuramının kurucularından Locke'a göre bilgi kuramı "bilginin kökenini, doğruluğunu ve sınırlarını, buna göre de inanç, kanı ve yargılarımızın derece ve temellerini araştırır". Dolayısıyla bilgi kuramının temel problemi varlığın doğru bilgisinin edinilip edinilemeyeceğidir. Düşünce tarihi sürecinde bilginin kaynağı, doğruluğu ve geçerliliği / değerliliğine ilişkin ortaya çıkan farklı görüşlere göre usçuluk (akılcılık), deneycilik, gerçekçilik (realizm), idealizm, sezgicilik, eleştiricilik gibi değişik kuramlar ortaya çıkmıştır.
Felsefe kuramları kendi felsefeleri doğrultusunda doğru bilgi için bir ölçütü (akıl, deney, fayda, olgu, sezgi ve fenomen gibi) temel alırlar. Söz gelimi doğru bilginin kaynağını usçular us (akıl), deneyciler (empiristler) deney, duyumcular (sensüalistler) duyum, gerçekçiler (realistler) akıl ve deney, sezgiciler (entüisyonistler) sezgi, idealistler yalnızca akıl ve sezgi olarak belirlerler. Bilginin değeri konusunda ise dogmacılarla şüpheciler (septikler), nesnelcilerle (objektivistler) öznelcıler (subjektivistler) ve mutlakçılarla (saltıkçılar) rölativistler (görececiler) çatışırlar.
a. Bilgi Kuramının Temel Kavramları
Bilgi kuramının temel kavramları; bilgi, suje, obje, doğruluk, gerçeklik, mutlaklık (saltıktık), rölativite (görecelik) ve temellendirmedir.
Süje; bilgiye ulaşmak için objeye yönelen öznedir.
Obje; sujenin bilgisini edinmek için yönelmiş olduğu her şeydir. Söz gelimi ağaç, göç olgusu, Kurtuluş Savaşı, insan hakları, demokrasi kavramı suje için bir objedir. Bilginin ortaya çıkması için suje ile obje arasındaki ilişki temel şarttır.
Gerçeklik; insanın bilme ediminden (bilinçten) bağımsız olarak belirli bir zaman ve mekânda var olan her şeydir. Varlığın bir özelliğidir; varoluş tarzıdır. Gerçek, iddianın konusu olan; dış (nesnel) dünyada bulunan şeydir. Dış dünyadaki nesnelerin ya da olayların bu varoluş tarzını bilgi kuramı açıklar. Günlük yaşamdaki "gerçekle" bilgi kuramının ele aldığı "gerçek" farklıdır. Günlük yaşamda gerçek kavramı doğruluk (hakikat) kavramıyla karıştırılmakta ve bu iki kavram birbirinin yerine kullanılmaktadır.
Doğruluk (hakikat); bilginin, bilgisi edinilen (gerçek varlığa ilişkin) objeyle tam çakışmasıdır. Doğruluk, zihnin ürettiği önermenin (yargının) gerçeklikteki objeye, duruma tam olarak uyduğunda ortaya çıkar. Gerçeği yansıtan önerme doğru, yansıtmayan ise yanlıştır. "İnsan ölümlü değildir." önermesi gerçeklikle örtüşmediği için yanlıştır. Doğru, gerçeğe (gerçekliğe) uygun olan demektir.
Yine bilgi kuramı kapsamındaki bir diğer kavram çifti ise mutlaklık ve göreliliktir. Mutlaklık; kendinden, kendiliğinden var olan ve kendiliğinden bilinen, değişmeyen hep aynı kalan şeylerin bir nitelemesi olup, görelilik bu niteliklerin tersini içeren bir nitelemedir. Yani, başka bir şeye bağlı olarak var olan ve bilinen, değişebilen şeydir göreli olan.
Temellendirme; ileri sürülen bir sav, bilgi için dayanak, gerekçe bulmaktır. Temellendirmenin basamakları; ilgili konuyu derinlemesine, genişlemesine araştırmak, incelemek, çözümlemek (analiz), gerekçeleriyle betimlemek.
b. Bilgi Kuramının Temel Soruları Bilgi kuramının temel soruları iki grupta toplanmaktadır:
1. Bilginin kaynağına ilişkin sorular; "Bilginin kaynağı nedir?, Bilgilerimizin kaynağı deney mi, akıl mı, sezgiler mi?" gibi sorulardır.
2. Bilginin değerine ilişkin sorular; "Var olanların doğru bilgisine ulaşmak mümkün müdür?, Bilgimiz kesin midir?, Kesinliğin ölçütü nedir?" gibi sorulardır.
2. Mantık
Mantık, doğru düşünme sanatı ve bilimidir. Mantıkta tümevarım, tümden- gelim, analoji gibi düşünme biçimleri kavram, çıkarım, öncül gibi öğeler ve özdeşlik, çelişmezlik, üçüncü hâlin imkansızlığı gibi aklın yasaları belirlenip tanımlanır. Mantığın formel (biçimsel) mantık, ruhbilimsel mantık, transandantal mantık, modern mantık, iki değerli ve çok değerli mantık gibi alt biçimleri ortaya çıkmıştır. Sözü geçen düşünme biçimleri aynı zamanda bilimin de evreni (bütünü) kavrama çabasında kullandığı yöntemlerdir.
Düşünme tek başına var olan ve varlığını sürdüren bir edim olmayıp; uyarılma, algılama, duyumsama, yorumlama, akıl yürütme açıklama gibi birçok edimin bir bileşkesidir. Biz önce dışımızdaki objeler tarafından uyarılıyoruz, bunları duyu organlarımız yoluyla duyumsayıp algılıyoruz; sınıflandırıyoruz. Bunlara ilişkin yorumlar yapıp kavramsal açıklamalara, bilgilere ulaşıyoruz. Dış dünyayı gözlemeye, algılamaya başladığımız anda düşünme edimi de faaliyete geçiyor ve dışımızdaki her şeyle kurduğumuz özel iletişim, yaptığımız yorum, ulaştığımız bilgi ile tamamlanıyor, ama bu iletişim durmuyor hep bir sonraki iletişimin ön adımını oluşturuyor.
Mantıksal doğruluk tamamen biçimsel (formel) bir doğruluktur. Söz gelimi, "Bütün hayvanlar memelidir, örümcek de bir hayvandır, o hâlde örümcek de memelidir." akıl yürütmesi özdeşlik ilkesine göre doğrudur. Mantıkçı, önermelerin içerikleriyle değil; yargılar, bilgiler arası ilişkilerin doğruluğu ile ilgilidir. Bilgi kuramcısı ya da bir bilim insanı da bilginin doğruluğunu temellendirirken mantıksal akıl yürütmelere dayanır, mantık onun bir aletidir.
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:
[email protected]