KİŞİLİĞİMİZE BİÇİM VEREN ETKİLER

Çok eski yıllarda yaşamış ünlü bir eğitimci, çevrenin çocuğun kişiliği ve eğitimi üzerindeki ağırlığı ve önemini belirtmek için ÇOCUK'u düz bir levhaya benzetmişti. Kolayca eğilip bükülebilecek, istediğimiz rengi ve biçimi kolaylıkla verebileceğimiz bir levha. Daha ilk bakışta tartışılacak, tenkit edilecek yanları bulunan bir görüş bu. Bugün bu görüşü kabul etmeyenler, şiddetle tenkit eden eğitimci ve psikologlar var. Çünkü ka-lıtımp, kalıtımla getirilmesi muhtemel bazı özellikleri hiçe sayar, inkâr eder gibi görünüyor bu görüş. Bu görüşün karşısında bizde bir de «Adam olacak çocuk bilmem nesinden belli olur», «Bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur», «Aslihu - neslihu» gibi sözlerle açıklanmaya çalışılan başka bir görüş vardır. Kalı-tım'a ağırlık tanıyan bu görüşü savunanlara göre ise bu LEVHA' ya siz istediğiniz kadar renk ve biçim vermeye çalışınız, geçici bir süre için belki istediğiniz renk ve biçimi almış gibi görünen bu LEVHA, eninde sonunda yine aslma döner. Yani bu gibilere göre katilin çocuğu katil, hırsızın ki hırsız, bilginin çocuğu da bilgin olur. Çevreyi, çevrenin etkilerini aşağı yukarı inkâr eden bu görüş  insanu  umutsuzluğa,  karamsarlığa  sürükler.
 
Bu arada bir de :   (Çocuk doğuşta ne iyidir ne de kötüdür. Her çocuk dünyaya bir takım kişilik özellikleri ve eğilimleri ile birlikte gelir.  Ancak,  bu  özelliklerin,  niteliklerin, eyilimlerin  - iyi ya da kötü - hangi yönde gelişeceği çevreye bağlıdır.)   görüşü vardır. Bu görüş uzlaştırıcı bir görüştür. Çocuk eğitiminde, kanımızca  uzlaştırıcı,  olumlu ve  yapıcı   bir  düşünüş   biçimidir  bu. Örneğin, bir insan verem olmaya elverişli bir beden yapısı ve özelliğiyle dünyaya gelebilir. Bu insanın ilerde verem olması veya olmaması, içinde büyüyüp gelişeceği çevre şartlarına bağlıdır.  Bu herşeyden önce bir ortam  meselesidir. Çevreyi  ateş'e benzetelim. Omlet pişirirken, ateş katı olan tereyağını eritirken, aslında   sulu   olan   yumurtayı   sertleştirmektedir.  
 
Görülüyor   ki ateş'in (yani çevrenin) cisimler üzerindeki etkisi, cisimlerin kendilerinde önceden var olan  özelliklerine,  niteliklerine  göre  değişmektedir. Aynı ana - babadan dünyaya gelen kardeşler arasındaki  farklılıkları! da  işte  buna göre  açıklayabiliriz.  Hatırlayacağınız gibi Kalıtım ve Çevrenin insan kişiliği üzerindeki etkilerinden söz ettiğimiz bundan önceki bir bölümde bu noktaya değinmiştik. Bir çocuğun kişiliği yalnızca aile çevresi tarafından etkilenmekle de kalmıyor. İnsanoğlunun kişiliği ölünceyedek bir yığın faktörlerin etkisi altındadır. İşte biz bu bölümde, bu faktörlerin hepsini değil fakat önemli gördüğümüz bazılarını kısa kısa açıklamaya çalışacağız. Böylece kitabımızın bu bölümünde bir insanın kişiliği hangi şartlar altında, hangi etki sistemiyle nasıl gelişip, biçimleniyor gibi bazı soruların cevaplarını bulacağınızı  umuyoruz. Bu faktörleri aşağıdaki genel başlıklar altında topladık :

1.   Beden Yapısı
 
2.   Genel Sağlık Durumu
 
3.   Ana-babanın Davranışları
 
4.   Aile  Hayatındaki   Bazı  Düzensizlikler
 
5.   Üvey Ana - Babalar
 
6.   Kardeş İlişkileri
 
7.   Diğer Yetişkinler
 
8.   Okul
 
Şimdi bunlarn sırasıyla açıklamaya çalışacağız :
 
1.   BEDEN YAPISI :
 
A) Genel Olarak Beden Görünüşü ve Bedensel Özellikler:
Her insan dünyaya gelirken, genel beden görünüşü yönünden bir takım özelliklere sahiptir. Tıpkı dükkânların, mağazaların vitrinleri gibi bu özellikler insandan insana değişir, farklıdır. İnsanoğlunun sahip olduğu bu özellikler
 
(VİTRİN); kimi için daha ilk görüşte karşısındakilerin ilgisini, sempatisini üzerine çekecek nitelikte olabileceği gibi bunun tamamen aksi de söz konusu olabilir. İşte insanoğlu, beden görünüşü ve özellikleri yönünden daha çok küçük yaşlardan başlayarak, çevresindeki insanların bu özelliklere gösterecekleri olumlu ya da olumsuz tepkilerin etkisi altında kalır. Lüle lüle saçlı, mavi gözlü, yapma bir bebek gibi güzel ve şirin olan bir yavruyu herkes sevmek, okşamak ister. Böyle bir çocuk kendisinden hiçbir çaba harcamadan, her zaman her yerde bir sempati çemberinin içinde bulur kendini. Bir de bunun aksini gözönüne getirelim : Soğuk, çirkin, aptal, sevimsiz görünüşlü bir çocuğa çevresindeki insanların hemen ve kolayca ilgi, yakınlık ve sempati gösterebilecekleri düşünülebilir mi? Sevimsiz ve antipatik bir vitrine sahip olan bu yavru, çevresindekilerin ilgi ve sempatisini toplayabilmek, kendini kabul ettirebilmek içn sürekli olarak bazı çabalar harcamak zorunluluğunda kalır. Beden görünüşündeki yoksulluk ya da yetersizlikleri telâfi edebilmek ve böylece çevresindekilerin ilgi ve dikkatini çekebilmek için birşeyler yapmak, davranışlarını buna göre ayarlamak gerektiğini daha çok küçük yaşlarda öğrenmeye başlar. Kendine en yakın olan ana-babası, kardeşleri ve yakın akrabaları bile çocuğun bu dış görünüşünün etkisi altında kalırlar. Ana-babanın kendi öz çocuklarına farklı muamelede bulunmaya başlamalarını hazırlayan önemli nedenlerden biri budur. İnsanların dış görünüşlerinin olumlu ya da olumsuz yönden etkisi altında kalmayan pek az insan vardır. Eğer çocuk yetiştirenler bu gerçeği bilirlerse, davranışlarını buna göre kontrol altına almaya, ayarlamaya çalışırlar. Bu suretle de çocuğun ruh sağlığının gereksiz yere bozulması önlenmiş olur. Beğenilmek, çevrenin takdirini toplamak sonradan kazanılmış, öğrenilmiş bir ihtiyaçtır. Buna rağmen insanoğlunun ruh sağlığı ve kişiliği üzerinde etkisi çoktur ve derindir. Genel beden görünüşünün öteki insanlar üzerinde yapacağı etki bu yüzden önem taşır çocuğun hayatında.
Kuvvetli ya da zayıf oluşunun, bedensel yönden atlama, koşma, tırmanma ve benzeri alanlarda yaşdaşlarından farklı ve onlardan üstün bir takım beceri ve yetenekleri olan bir çocuk bu özellikleriyle küçük yaşlarda arkadaşları tarafından aranan, sevilip sayılan bir kişi hâline geliverir. Bu niteliklerden yoksun yavruların, arkadaşları arasında nasıl bir duyguya sahip olacaklarını tahmin etmek ise pek güç olmasa gerek. Eğer ana-babalar, çocuklarını bu açıdan değerlendirmezler, onlara yardımcı olmazlar, onları kendi hallerine bırakacak olurlarsa bu gibi çocuklar arkadaşlarına kendilerini kabul ettirebilmek, onların ilgisini kazanabilmek için çoğu kez kötü ve zararlı yollara başvurabilirler. Her ana baba bilmelidir ki her çocuğun kendini gösterebileceği, diğer insanların beğenip sevebileceği bir ya da bir kaç özelliği vardır. Burada ana - babaya düşen görev çocuğun bu yanlarını keşfetmeye çalışmak olmalıdır. Çocukta müzik ve resim ile ilgili bir yetenek, güzel şiir okuma, taklit yeteneği gibi nitelikler ne kadar erken keşfedilirse geliştirilmeleri de o oranda başarılı olur. Yalnız keşfedilen bu özel niteliklerin geliştirilmesi için tedbir alınırken çocuk hiçbir zaman zorlanmamalıdır. Bu yetenekleri geliştireceğiz diye çocuğu oyundan, arkadaşlarıyla oynamaktan, yoksun bırakır kısacası, çocuğun çocukluğunu yaşamasını engellemeye kalkışırsak, böyle durumlarda aksi sonuç almamız, çocuğun yetenekli olduğu alandan soğuması, ilgisinin azalması gibi sonuçlarla karşılaşmamız tehlikesi söz konusu olabilir. Çocuk bir kez, keşfedilen bu yanı ile üstünlük sağlamağa başladığını, bu yanı ile beğenilmeye, aranmaya başladığını görürse artık kendi çabasıyla bu yeteneğini daha da geliştirme yollarını aramaya başlar. Bunun sonucu olarak da arkadaşları ve öteki insanlar yanında kendini onlardan aşağı görmeyen çocukta kendine karşı olan güven duygusu da çoğalır.
 
B)  Beden Arıza ve Sakatlıkları:
 
Ya doğumdan önceki ya da doğumdan sonraki nedenler sonucu kimi insanların organları ya geçici bir süre için, ya da hayatları boyunca kendilerinden beklenen görevleri yapamayacak bir duruma gelebilir. Körlük, sağırlık, şaşılık, topallık, el-kol-ayak-bacak gibi organların noksan oluşu, felç, kekemelik, pepemelik gibi konuşma arızalarını, bedensel arıza ve sakatlıklara örnek olarak gösterebiliriz.
 
Beden sakatlıklarının bir insan üzerindeki etkileri aşağıda sayacağımız durumlara göre değişiklik gösterir:
 
—  Sakatlığın cinsi, niteliği
 
—  Sakatlığın ortaya çıkış, başlayış biçimi
 
—  Sakatlığın başladığı yaş
 
—  Sakat kişinin ruhsal yapısı, ekonomik durumu.
 
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:[email protected]


Bu makale şu konularla ilgili olabilir :kişilik -

Yorumlar