CİNSEL SOĞUKLUK VE ERKEN BOŞALMA
Erişkinlik çağına ulaşan, ancak karşı cinsle sağlıklı ilişki kuramayan kadınlar en çok cinsel soğukluktan, erkekler de cinsel organın sertleşmemesi ve erken boşalmadan yakınırlar.
Bir-üç yıllık evlilik süreleri olan eşler arasında yaptığımız araştırmada, kadınların % 35'inin cinsel soğukluktan, erkeklerin % 56'sının cinsel organın sertleşmemesi veya erken boşalmadan ya da her ikisinden birden yakındığını saptadık.
Kadında ve erkekte bu tür yakınmaların olması çiftlerin cinsel doyuma ulaşmasını engellemekte, cinsel yaşamı soruna dönüştürmektedir. Eşini cinsel doyuma ulaştıramadığını düşünen kadın ve erkek ya da her ikisi birden bu durumdan endişe ve kaygı duyar, sıkılıp üzülürler.
Araştırmalarımızda, erkeklerin çoğunun eşlerinin cinsel soğukluğunu farketmediklerini, cinsel doyuma ulaşıp ulaşma-dıklarıyla fazlaca ilgilenmediklerini; öte yandan kadınların çoğunun da kimi kez bütün evlilik yaşamı süresince cinsel doyuma hiç ulaşmadıklarını ve bu durumu eşlerine aktarmadıklarını saptadık. Genel olarak iki üç yıllık evlilik süresinden sonra ya bu tür yakınmaların oranı düşmekte ya da eşler bu tür cinsel yaşama uyum sağlamakta, bu durumu olağan kabul etmektedirler.
Sözkonusu belirtileri ve yakınmaları olan erkekler ve kadınlarla yapılan konuşmalar, bunların çoğunda cinsellik ve cinsel yaşamla endişe, kaygı ve korku arasında sıkı bağlantı olduğunu ortaya koymuştur.
Erkekte ve kadında sözkonusu edilen ve cinsel doyumu engelleyen, önleyen belirti ve yakınmalar sürdükçe yeni yeni endişelerin, kaygıların, korkuların tohumları atılır. Bu tohumlar filizlenip büyür. Bu insanlar cinsel güçlerini kaybettiklerine inanırlar. Büyük endişe, kaygı, korku yaşar, paniğe kapılırlar.
Başarılı olmayan tedavi durumları, deneysel olarak kullanılan ilaçlar erkeğin ve kadının sağlık sorununa ilişkin korkularını, kuşkularını arttırır, perçinler.