Ana Sayfa
Hakkımızda
Forum
Makaleler
Bize Ulaşın
Ana Sayfa
Nasıl İşliyor
Kayıt Teknikleri
Uzmanlarımız
Ücretsiz Subliminal CD
Sıkça Sorulan Sorular
Kullanıcı Yorumları
Ana Sayfa
>
Kişisel Gelişim Makaleleri
>
Kişisel Gelişim
Kişisel Gelişim
İTİCİ OLMAK
Dili iyi bilmediği için düzgün cümleler kuramayan veya unutkanlığı nedeniyle adları, tarihleri sık sık unutan ya da heyecanlı doğası nedeniyle en ılımlı konuları bile çoğu zaman yüksek ses tonuyla, bağırarak konuşan bir insan hemen herkes tarafından anlaşılabilir, hoş görülebilir. Hiç uygunsuz bir ortamda anlamsız bir soru soran veya çok sayıda kişiyi ilgilendiren bir konuda yanlış bir karar veren insan bile hoş görülebilir, anlayışla karşılanabilir. Yanlış, yalnızca insanın doğasında ve yaşamında bulunan bir kavramdır. A
KENDİMİZİ BİLMEK VE TANIMAK
İnsan bilgisi, Allah bilgisinden sonra üzerinde en çok durulması ve düşünülmesi gereken önemli bir konudur, îşin genişliği, karışıklığı nedeniyle konuyu bölümlere ayırmak suretiyle incelemek icap etmekte, ancak ele alacağımız her bölümde zaruri olarak konuyla ilgili diğer meselelerle karşılaşmaktayız ki, bunlarında ayrıca açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. İnsan bilgisi hakkında konuyu ilk anda aşağıdaki bölümlere ayırarak işe başlayacağız. Fakat her bölüm içersinde lüzumuna göre bu bölümle ilgili diğer konulara da değinerek yeterli aç
İNSAN NASIL BİR VARLIKTIR
İnsanın nasıl bir varlık olduğunu anlayabilmek için işe ilk defa insanın tarifi ile başlamak yerinde olur. "İnsan akıllı ve akim birer aracı olan şuur, irade, idrak, düşünme melekelerine sahip, amaçla davranması gereken, Cenabı Hakkın yarattığı en mütekâmil, sosyal hayata malik bir varlıktır." İnsan aklı sayesinde Rabbini düşünür (tefekkür eder), tanır. Peygamberlere (Aleyhissalâtü Veselleme) tabi olur. Hak ile batılı, iyiyi kötüyü, güzeli çirkini, birbirinden ayırır. Allah Tealânm emirlerine nehiylerine uyar. Cenabı Hak
AKLIN ÖNEMİ
İnsanı insan yapan, diğer mahlûkata üstün kılan en büyük özelliği aklıdır. İslâmiyet akla büyük değer verir. Akıl, ruhun bir kuvvetidir. İnsanın ölçü aletidir. Akıl, duyum organlarımızla anlayabildiğimiz, görebildiğimiz şeylerle bunlara benzeyen veya bağlılıkları bulunan şeyleri karşılaştırır, aralarındaki ilişkileri inceler, ölçer, iyilerini, kötülerini (tefrik eder) ayırır. Fakat, duyum yolları ve tecrübe dışında kalan aklın hududunu aşan varlıklar (Manevi mevzular, ahıret meseleleri) karşısında akıl şaşırır, aciz kaim Bu gibi meseleleri
BİLİNÇSİZ YETERLİLİK
NLP'de tekrar tekrar karşımıza çıkan bilinçsiz yeterlilik düşüncesi, kişisel etkinliğin anahtarlarından biridir. Arkadaşlarınıza ve ailenize hangi alanda çok iyi olduğunuzu sorun. Büyük olasılıkla, onların söyledikleri beceriler veya yeteneklerinizin çok iyi olduğunu hiç düşünmemişsinizdir ve bunları nasıl becerebildiğinizi de tam olarak açıklayamazsınız. En iyi yaptığımız şeyler bilinçli olarak uğraşmadan yaptığımız şeylerdir; bu basan kuşkusuz doğal olduğunu düşündüğümüz beceri ve yeteneklerle ilgilidir. O zaman genel hedefiniz,
AGORAFOBİ
"Agorafobi" teriminin kökü eski Yunanca "agora" ve "phobia" sözcüklerinden oluşur. Agora meclis, çarşı, pazar, toplanma yeri, phobia korku anlamında kullanılmış olup günümüzde de aynı anlamda kullanılmaktadır. VVebster sözlüğü agorafobi karşılığında şu açıklamayı veriyor: Alanlarda, açık yerlerde bulunmaktan, durmaktan kaynaklanan anormal korku. Mel Green sözlüğü ise agorafobi karşılığı şu açıklamayı veriyor: İnsanı panik nöbetine sürükleyici, kuşkusu duyulan endi-Şe, kaygı durumundan korkmak. Fobiler arasında en sık gö
SAPLANIP TAKILMAYA NELER YOL AÇAR?
Takılmaya yol açan nedenlerin çocukla ilgili olanlarının başında kalıtımla gelen ya da doğumda ve doğumdan sonra ortaya çıkan beçjensel gelişmeye ilişkin bozukluklar, gecikmeler, hastalıklar, sakatlıklar yer alır. Annenin, babanın, çevrenin davranışı, tutumu da çocuğun dışkıl dönemde saplanmasına, takılmasına yol açar. Bu davranışları şöyle toplayabiliriz: • Çocuğun hareketlerinin, konuşmasının engellenmesi. Duygularının ve zihinsel gelişmenin bağımlı varoluştan bağımsız ve özerk varoluşa
BEYİNDE YAPI VE İŞLEV BOZUKLUĞU MU?
Başta tikler olmak üzere istemdışı zorunlu hareketlerle birlikte saplantı ve takıntıya yatkın kişilik yapısının bulunması, bu tip hastalıklarda beynin yapısal ve işlevsel durumuna ilişkin araştırmaların yapılmasına yol açmıştır. Son on yıl içinde, bu alanda özellikle tiklerle ilgili olarak yapılan araştırmalar artmış, bunların sonucunda, tikin nedenleri arasında kalıtımla, beynin yapısal ve işlevsel durumuyla ilgili olan ve olmayan özel ve özgün etkenler saptanmıştır. Bu bulguların başında tikl
CİNSEL DAVRANIŞ KAYBI VE DEPRESYON
Cinsel gücü olmayan erkek ya da kadın cinsel etkinliğini, girişkenliğini yitirir. Olumsuz türlü duygu ve düşüncelerin etkisi altında eşine yaklaşmaz. Cinsel davranışını yitirir. Öte yandan cinsel güçsüzlük sırasında gerekli olan laboratuvar incelemeleri, tedavi denemeleri cinsel yaşamı erkeğin ya da kadının zihninde hastalıkla özdeşleştirir. Cinsel haz için değil, tedavi için cinsel yaşam bağlantısını kurar. Cinsel güçsüzlük durumunun uzaması, tedavinin sonuç vermemesi erkeğin ya d
CİNSEL SOĞUKLUK VE ERKEN BOŞALMA
Erişkinlik çağına ulaşan, ancak karşı cinsle sağlıklı ilişki kuramayan kadınlar en çok cinsel soğukluktan, erkekler de cinsel organın sertleşmemesi ve erken boşalmadan yakınırlar. Bir-üç yıllık evlilik süreleri olan eşler arasında yaptığımız araştırmada, kadınların % 35'inin cinsel soğukluktan, erkeklerin % 56'sının cinsel organın sertleşmemesi veya erken boşalmadan ya da her ikisinden birden yakındığını saptadık. Kadında ve erkekte bu tür yakınmaların olması çif
BEKÂRET VE MASTÜRBASYON
Çağımızda Batı toplumlarında kızlık zarının bozulup bozulmadığı sorunu önemini yitirmiştir. Toplumumuzda da bu görüşü benimsemiş kızlar ve erkekler vardır. Ancak gerek Batı toplumlarında, gerek toplumumuzda bu görüşü benimsemiş kızların birçoğu, kızlık zarına toplumun verdiği değerin dışına veüstüne çıkamadıklarından, evlilik öncesinde değişik kişilerle cinsel yaşamın her türlüsünü denemelerine karşın, kızlık zarı dokunulmazlığını koruyabilmekte, böylece toplumsal değerlere ters düşmeden, bu yüzden doğacak zorlanmalara yol açmadan,
İNSANLAR ARASI İLİŞKİDE
Kişiliğin gelişmesi ve yapısına ilişkin bilimsel çıkarımların toplanması sonucu kişiliğin her yanıyla tanınması, insan ve insanlar arası ilişkileri tanımak ve düzenlemek bakımından önem taşır. Günlük yaşamda, eğitimde, çalışma yerinde, orduda, yönetimde, hekimlik alanında ortaya çıkan birçok sorun, buralarda bulunan insanların kendi kişiliklerini ve başkalarının kişiliğini tanıdıkları oranda olumlu çözümlere kavuşur. Sonuç olarak, insanları anlama, onların davranışlarını dengeleme ve denetlemede, ruhbilimin büyük katkıları olmuştur.
DİNLERDE İÇKİ
Eski Yunan ve Roma döneminde bağ, üzüm ve şarap kutsal sayılmış, Atina'da Dionisos, Roma'da Bacchus içki ve şarap tanrısı olarak kabul edilmiştir. Böylece şarap dinsel törenlerin kutsal ve tanrısal içkisi olmuş, bayramlarda içmek sarhoş olmak gelenekleşmiştir. Zamanla bu gelenek toplum yaşamına girerek eğlence durumuna gelmiştir. İlk çağ dinleri alkolü yasaklamamış, hatta dinsel törenlerin kutsal bir simgesi olarak içilmesini gerekli görmüşlerdir. Eski dinlerde, Yunan ve Roma'da alkolün kazandığı bu nitelik Hıristiyan dininde de sürdürülmü
AŞAĞILlK DUYGUSU
Bazı takınaklı düşüncelerde ya da korkularda aşağılık duygusu ve küçük düşme korkusu vardır. Böyle insanlar başkalarının onun kişiliğine saygı göstermediği, kişilik değerlerinin azalmış olduğu, hatta tükendiği kaygısı içinde yaşarlar. Bu tür takınaklı düşüncesi olan 27 yaşında kısa boylu bir genç sokakta yürürken yanından geçenlere omuz atıyor, bu hareketin nedenini de şöyle açıklıyordu: "Omuz attığım için bana kızıp tartışırlarsa, ben de onlara cevap veriyorum. Hatta kavga bile ediyorum. Böyle olunca
KUDUZ KORKUSU
Köpekten ve kuduz olmaktan korkan 42 yaşında bir kadın, önceleri yakınlarının ısrarıyla onlarla birlikte çok ender olarak komşuya, çarşıya, gezmeğe giderken zamanla evden çıkamaz olur. Sokakta rastladığı kedi ya da köpeklerin kendisine süründüklerini, salyalarını bulaştırdıklarını düşünüp kuduz olacağından endişelenerek üç dört kez gereksiz yere aşı olmaya gider. Hatta bir iki kez kızını da aşı olmaya zorlar. Bir süre sonra kendisine, söz konusu ettiği durumlarda kuduz olmayacağı ve aşılanmanın gereksizliği anlatılınca kapı dışarı çıkmaz o
ELEM VE ÖTESİ...
Elem ya da hoş olmayan yönde bulunan duygu ve coşkuların başlıcaları şöyle toplanabilir: Acıma (Merhamet) (Pity): Başka bir canlının ya da insanın mutsuzluğu, ezikliği, felaketi karşısında duyulan kaygı ve endişedir. Bu durumun ortaya çıkışında duygu sezisinin (empathy) rolü vardır. Kişi kendisini karşısındaki insanın yerine koyup onun durumunun yarattığı kaygıyı yaşar. Kıskançlık (Jalousy): Başkalarıyla yapılan kıyaslama sonucu, onun üstün olduğu kanısına varıldığında, ortaya çıka
BENLİK NEDİR?
Kişiliğin temel özelliklerini veren "Ben" ya da "Benlik" (the Ego, le Moi, das leh) denilen katman son yıllarda ruhbilimcilerin en çok çalıştıkları alanlardan biri durumuna gelmiştir. Benlik ve kişilik arasında gelişme ve yapı bakımından kesin sınır çizmek çok zordur. Benlikle kişilik iç içe olmakla birlikte, benlik kişilikten farklı özellikler taşır. İnsan, kişiliğinin karakter ve mizaç gibi kimi özelliklerinin bir bölümünden ya da bütününden haberdar olmayabilir. Başka bir deyişle, bunlara ilişkin bilgisi ya yoktur ya da az ve hatalıdır.
SÖZLÜ SALDIRI
Günlük yaşamda öfke türlü belirtilerle dışarı vurulur. Başka bir deyişle, öfkeli bir insanın öfkesini belirtmek için kullandığı değişik yollar vardır. Bunların başında öfkenin sözlü olarak anlatımı gelir. İnsanın karşısındakini küçük düşürücü, kırıcı, alay edici sözler kullanması, doğrudan ya da dolaylı olarak onu aşağılaması, kötülemesi, kişiliğine saldırması, umudunu, beklentisini kırması, türlü söylentiler çıkarması, sert kaba konuşmalarla sürekli engellemeler yapması, öfkenin sözlü saldırganlıkla birlikte geniş bir yelpaze içinde anlat
YAŞAM BİR ALIŞKANLIKTIR
Alışkanlıklar kimi kez bir kişiye ya da bir düşünceye dünya görüş ne, ideolojiye, öğretiye bağlanma biçiminde de olabilir. Samimi ve y kın arkadaşlık, duygu ve düşünce birliği içinde oluşan bir tür alışkanlı tır. Aşk duygusal yanı ağır basan alışkanlığın bir kişiye yönelmesi olı rak kabul edilebilir. Bir düşüncenin, ideolojinin savunucusu olan ki için de benzer yorumlar yapılabilir. Gerçekte bütün yaşamın öğrenme ve alışkanlık olduğunu ileri ren görüşler de vardır. Ziya Osman Saba
YARATICILIK VE SANAT
İnsanın güven içinde olması, kendini gerçekleştirmesi varlaması için tek çıkar yol çalışmaktır. Çalışmak, bir şey üretmek için bedensel ve zihinsel olarak çaba harcamak, bireyi ve toplumu geliştiren, değiştiren en önemli ve olumlu tutkulardan biridir. Hatta doğada bulunan bütün canlıların yaşamlarını sürdürmek, gelişmek ve değişmek için savaştığını gören düşünürler ve biiimadamlarının birçoğu, çalışmayı doğal bir dürtü olarak değerlendirmişlerdir. Arıların, karıncaların, böceklerin, evcil olan ve olma
Gösterilen Makale 121-140 (Toplam Makale 768)
Sayfa:
1
-
2
-
3
-
4
-
5
-
6
-
7
-
8
-
9
-
10
-
11
-
12
-
13
-
14
-
15
-
16
-
17
-
18
-
19
-
20
-
21
-
22
-
23
-
24
-
25
-
26
-
27
-
28
-
29
-
30
-
31
-
32
-
33
-
34
-
35
-
36
-
37
-
38
-
39
Sepetiniz Boş
ara
Makalelerin tümüne ulaşmak için tıklayınız
Tüm bilgileriniz 128 bit SSL sertifikası ile şifrelenmektedir.